Yaşayan sosyal bir varlık olan insanoğlu için vücudun tüm uzuvları ne kadar önemli ise dişleri bunlardan ayrı tutmamak gerekir. Çünkü dişler, bir insanın kendini toplumda ifade etmesini sağlayan konuşma, beslenerek sağlıklı olabilmesini sağlayan çiğneme ve toplum içindeki sosyal statüsünde etkili olan estetik kavramlarıyla birebir bağlantılı yapılardır. İşte bu nedenle milattan önceki yıllara kadar olan dönem araştırıldığında diş eksikliğinin önemli olduğu arkeolojik kazılarla da ortaya konmuştur. Günümüzde diş eksikliklerinin tedavisinde kullanılan; adeta diş kökünü taklit eden, titanyumdan üretilmiş materyaller olan diş implantının tarihçesine daha yakından bakıldığında bunun Çin uygarlığında milattan önce 4000, Mısır uygarlığında 2000, İnka uygarlığında ise milattan önce 1500’lü yıllara kadar dayandığı görülmektedir. Dişsizliğin giderilmesi amacıyla titanyumdan önce çekilmiş dişlerin, fildişlerinin, altın, gümüş gibi metallerle, kaya, tahta, taş gibi materyallerin tarih boyunca implant amacıyla sıklıkla kullanıldığı, yapılan arkeolojik kazılarda tespit edilmiştir.

Modern anlamda titanyum yüzeyli ilk implant 1950’li yıllarda Per-İngvar Branemark tarafından uygulanmıştır. Tavşan kemiğinde yapılan bir deneysel çalışma sonucu titanyum ve kemik arasındaki bağlantı tespit edilmiştir. Bu çalışma sonucunda titanyum ve kemik arasında bir bağlantı oluştuğu görülmüş ve bu durum osseoentegrasyon olarak ifade edilmiştir. Devrim niteliğindeki bu çalışma, ilerleyen yıllarda titanyum implantın ilk olarak total dişsiz bir hasta üzerinde klinik olarak uygulanmasışeklinde devam etmiştir. İlk yapılan implantlarla ilgili klinik sonuçlar 1980’li yılların başlarında yayınlanmaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren yavaş yavaş diş implantının fiziksel özellikleri, yüzey özellikleri ve şekli yanında kullanım alanlarıüzerine çalışmalar da hız kazanmıştır. Başlangıçta basit bir silindirik kimi zaman da yivli bir vidayı andıran implant, araştırma geliştirme çalışmaları ile diş kök formunu alan, kemik ile kaynaşma kapasitesi artırılmış ve bağlantı yüzeyi güçlendirilmişşekle bürünmüştür. Klinik olarak kullanım alanları da tartışılmaya başlanmıştır. Günümüzde implantlar tekli ve çoklu diş eksikliklerinde, sabit ve hareketli protezleri yapım amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır.

Tek diş eksikliklerinde, geçmişte en sık uygulanan tedavi seçeneği köprü protezleridir. Ancak köprü protezi tedavisinde, diş eksikliğinin önündeki ve arkasındaki sağlıklı dişlerin kesilerek aşındırılması söz konusudur. Sağlıklı bir dişin aşındırılarak mine dokusunun yok edilmesi, dişin ağızdaki ömrünü belirgin süre azaltmaktadır. Bunun nedeni dişin koruyucu tabakası olan mine dokusunun aşındırılması ve dişin dış etkenlere karşı savunmasız hale gelmesidir. Köprü protezi tedavisi bu dezavantajı nedeniyle geçmiş yıllardan beri, alternatifi bulunmaya çalışılan bir tedavi şeklini almıştır. Modern diş hekimliği ise implant tedavisini, tek diş eksikliklerinde en sağlıklı ve en koruyucu tedavi seçeneği olarak hizmetimize  sunmuştur. Tek diş eksikliğinde implant tedavisinin uygulanması ile, eksikliğin önündeki ve arkasındaki sağlıklı dişlere hiç dokunulmadan, sadece boşluğa titanyum diş implantı yerleştirilir. Sağlıklı dişlere zarar vermeden, diş eksikliklerini gidermek, implant tedavisi ile oldukça kolay ve güvenilir bir tedavi yöntemdir.

Çoklu diş eksikliklerinde ise implant tedavisini; tam ve kısmi dişsizlikte implant tedavisi olarak ikiye ayırabiliriz. Tam (total) dişsizlikte implant tedavisi, alt ve üst çenede incelenebilir. Üst çenede hiç dişi olmayan bireylerde en az 6 implant yerleştirilmesi ile, üst çene dişlerinin tamamı porselen alt yapılı sabit bir protez şeklinde tamamlanabilir. Yerleştirilen implant sayısının 6’nın üzerine çıkması, hem yapılacak olan implant üstü köprü protezinin tutuculuğunu arttırır hem de köprünün tek parça değil de, parçalı köprü olarak yapılmasına imkan sağlar. Bunun sonucunda ileride köprü değişimi yapılmak istendiğinde, parçalardan bir tanesi çıkarılarak sonuca daha kolay ve daha ekonomik yoldan varılabilir. İmplant sayısının çoğalmasının bir diğer avantajı ise, implantın çevresindeki kemik erimesini engellemesidir. Ne kadar çok implant yerleştirilir ise, mevcut kemik dokusu o kadar korunabilir.

Üst ve alt çenede tam diş eksiklikleri de implant tedavisi ile rahatlıkla çözümlenebilmektedir. Üst çenede tam dişsizlik, hareketli protezin planlandığı ve 4 adet implantın yerleştirildiği tedaviler ile ortadan kaldırılabilmektedir. Halk arasında “damak “ olarak da adlandırılan haraketli protezlerin kullanımı oldukça zordur. Bu tip protezlerin dişeti dışında herhangi bir tutucu noktasının bulunmaması ve sürekli hareket halinde olması, yemek yeme ve konuşma sırasında tam dişsiz bireylere fazlaca sorun yaratmaktadır. Protezin bu hareketliliği 4 adet implant ile giderilir ancak sıklıkla üst çenede hareketli protezlerde komplikasyonlarla karşılaşıldığında, implant sayısının arttırılarak sabit proteze geçiş şeklinde tedavi seçeneği hastalar tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Alt çenede ise çene kemiği uzun dönem dişsizlik sonucu erir ve düzleşir ve üst çeneye oranla daha fazla protez hareketliliği yaşanır. Bunu gidermek amacıyla yine hareketli bir protez planlaması ile üst çenedeki 4 implantın yerine alt çene 2 adet implant yapılırak sorunlar ortadan kaldırılabilir.